İstanbul’da Kadın Eserleri Kütüphanesi
Kadın Eserleri Kütüphanesi ve Bilgi Merkezi Vakfı Yönetim Kurulu üyesi Selvi Başak Öztürk: “Toplumun yarısını oluşturan aynı zamanda tarihin de öznesi olan kadınların ürettiği belgelere, kendi tarihlerine sahip çıkmaları, bu çalışmalar içinde bulunan kurumların desteklenmesi gerektiğini düşünüyoruz ve bu desteği, çok değerli buluyoruz.”
MARAL DİNDAR
Kadın Eserleri Kütüphanesi ve Bilgi Merkezi Vakfı, kadınların geçmişini iyi tanımak, bu bilgileri araştırmacılara derli toplu bir şekilde sunmak ve bugünün yazılı belgelerini gelecek nesiller için saklamak amacıyla, Aslı Davaz, Füsun Akatlı, Füsun Ertuğ-Yaraş, Jale Baysal ve Şirin Tekeli tarafından kuruldu.
Vakıf, 14 Nisan 1990’da, İstanbul’un Haliç-Fener semtinde tarihi bir binada hizmete açıldı. Türkiye’nin ilk ve tek kadın merkezli arşiv ve kütüphanesi olan Vakıf koleksiyonlarıyla Osmanlı’dan günümüze Türkiye’de kadınlara ait ya da kadınlarla ilgili eserleri, belgeleri barındırması açısından önemli bir kurum.
Kadın Eserleri Kütüphanesi ve Bilgi Merkezi Vakfı Yönetim Kurulu üyelerinden Selvi Başak Öztürk ile Vakfın çalışmalarını, bugüne kadar kat ettiği yolları ve “Kadın Örgütleri ve Örgütlenmeleri Koleksiyonu” üzerine konuştuk.
Soru: Öncelikle sizi tanıyabilir miyiz?
Selvi Öztürk: Ben Selvi Başak Öztürk, arşivciyim. 2014 yılından bu yana Vakfın çalışmalarına gönüllü destek veriyorum; 2019 yılında Vakıf Genel Kurul üyeleri arasına dâhil oldum ve 2021 Mart’ından bu yana Yönetim Kurulu üyesi olarak çalışmalara katkı sağlıyorum.
Soru: Kadın Eserleri Kütüphanesi ve Bilgi Merkezi Vakfı hangi amaçlarla yola çıkarak kuruldu?
S.Ö: Vakıf, kadın tarihinin belleğini oluşturacak her tür malzemeyi toplamak, korumak (korumaya teşvik etmek) ve bu belleğin erişilebilir olmasını sağlamak amacıyla kuruldu.
Koleksiyonları oluşturmaya kitaplarla başlandı. Bu doğrultuda yayınevlerinden destek istendi, bunun yanı sıra birçok kişi ve kurum, elinde bulunan kadın konulu kitapları kütüphanemize bağışladı. Arkasından Osmanlı dönemi kadın dergileri bölümünü açmak için yoğun bir çalışma ile 40’a yakın eski harfli Türkçe kadın dergisi sağlandı, bunu Cumhuriyet dönemi kadın dergileri izledi ve böylece peş peşe yeni koleksiyonlar açıldı. Bugün kitap da dâhil Özel Arşiv, Süreli Yayın, Kadın Örgütleri ve Örgütlenmeleri, Efemera, Kadın Yazarlar, Kadın Sanatçılar, Görsel, İşitsel, Afiş, Sanat Eserleri, Gazete Kupürü, Sözlü Tarih, Nadir Eser, Tez ve Makale olmak üzere 16 koleksiyonumuz bulunuyor. Bu koleksiyonlara ek olarak, dijital doğan belgelerin artması üzerine, Dijital Doğan Belge Koleksiyonu’nu oluşturmak için çalışmalar yürütüyoruz.
Soru: Genel olarak Kadın Eserleri Kütüphanesi ve Bilgi Merkezi Vakfı’nın çalışmalarından bahsedebilir misiniz?
S.Ö: Çalışmalarımızı kadın odaklı arşivcilik ve kütüphanecilik temelinde gerçekleştiriyoruz. Kadın tarihine kaynak olabilecek belgeleri içeren koleksiyonlarımıza üç farklı şekilde belge sağlıyoruz; bağış, satın alma ya da aktif bir şekilde ilgili kurum/kişi/örgütlerle iletişime geçerek belge talebinde bulunma. Koleksiyonlardaki belgelerin görünür olması, araştırmacıların bu malzemeden haberdar olması için yayınlar üretiyor ve tanıtımlar yapıyoruz: bibliyografyalar, özel arşiv katalogları, ajandalar, bültenler vb. 2021 yılında, Vakfın Özel Arşiv Koleksiyonu’nda özel arşivi bulunan bağışçılarımızı davet ettiğimiz çevrimiçi bir söyleşi dizisi düzenledik. Bu söyleşiler aslında kurum, bağışçı ve araştırmacının bir araya geldiği, arşivin içeriğine, bağış sürecine, arşivde yapılan çalışmaya dair bilgi edinebildiği ve bir yandan da arşiv oluşturma farkındalığı yaratan, önemine vurgu yapan söyleşiler oldu.
Kadın özel arşivleri konusunda İstanbul Büyükşehir Belediyesi’yle ortak bir yayın çalışması hazırladık: şimdilik İstanbul Arşiv Kurumlarında Kadın Özel Arşivleri başlığını taşıyan bu yayın, kadınların özel arşivlerini görünür kılmak, araştırmacıların bu arşivlerden ve bu arşivleri yaratan kadınlardan haberdar olmalarını sağlamak amacıyla yola çıktı. 40 kadına ait özel arşiv bilgisi ve farklı alanlardan akademisyenler ve yazarlar tarafından, kadınların biyografilerini içeren metinler hazırlandı. (Kitap yayın aşamasında.)
Nisan 2021’de Beykoz Üniversitesi işbirliğiyle “Türkiye’de Arşivciliğin Bugünü ve Yarını, Kadınların Arşivlerdeki Yeri” ulusal sempozyumunu düzenledik. Sempozyum, “Genel Arşivcilik” ve “Toplumsal Cinsiyet ve Arşivcilik” olmak üzere iki ana konu etrafında organize edildi; özelikle “Toplumsal Cinsiyet ve Arşivcilik” konusunun ilk kez ele alındığı bir sempozyum oldu. Pandemi nedeniyle çevrimiçi yapılmakla birlikte, katılım oldukça iyiydi. Sempozyum oturumları youtube üzerinden erişime açıldı.
Vakfın kuruluş amaçlarından biri de Osmanlı Türkçesi ile yazılmış kadın eserlerini yeni harflere çevirmek. Bu doğrultuda, 2009 yılında kadın tarihi üzerine çalışan ve eski harfli Türkçe bilmeyen araştırmacılar için Osmanlı Dönemi kadın dergilerini tanıtmak amacıyla kişiler ve kurumların da desteğiyle “Kadınların Belleği Dizisi Çeviri Yazım Projesi” başlatıldı.
Kadın tarihini belgelemeye çalışırken bir yandan Vakfın kendi kurumsal tarihini de yazılı olarak kalıcı kılmak amacıyla böyle bir çalışmayı gerekli gördük. Umuyoruz 2022 içinde bu kitap çalışması da yayımlanmış olacak.
Soru: Kadın Örgütleri ve Örgütlenmeleri Koleksiyonu hangi amaçlarla ve ne zaman kuruldu?
S.Ö: Kadın Örgütleri ve Örgütlenmeleri Koleksiyonu, çeşitli kadın örgütlerinden gelen belge bağışı, aynı örgüte ait çok fazla belge birikmesi ve özellikle araştırmacıların örgüt bazında belge talep etmeleri nedeniyle ortaya çıkan gereksinim üzerine 1994 yılında oluşturulan Efemera Koleksiyonu’ndan 6 yıl sonra, 2000’de kuruldu. Bugün Vakıf’ta Osmanlı’dan günümüze çeşitli mesleki örgütlerden yardım kuruluşlarına, üniversitelerin kadın araştırmaları bölümlerinden, bağımsız kadın örgütlerine kadar 600’ün üzerinde kadın kurum ve örgütlenmesine ait belge bulunuyor.
Efemera Koleksiyonu ve bu koleksiyon arasında zaman zaman belge transferi yapılmıştır: herhangi bir kadın eylemi veya kampanyasına ait bağlantılı efemeralar bir bütünün parçaları oldukları için, tarihi arka planıyla da tamamlamak amacıyla Efemera Koleksiyonu’ndan Kadın Örgütleri ve Örgütlenmeleri Koleksiyonu’na alınmıştır.
Soru: Kadın Örgütleri ve Örgütlenmeleri Koleksiyonu’nuz bugün tarihsel olarak hangi kadın örgütlerini ve kurumlarını kapsamaktadır? Kısaca koleksiyonunuzu tanıtabilir misiniz?
S.Ö: Koleksiyonda yer alan örgütler ana hatlarıyla sınıflandırıldığında; Liberal feminist politikalar bağlamında siyasal, ekonomik, eğitim ve kültürel alanda hakların elde edilmesi, benimsetilmesi ve yaygınlaştırılmasına yönelik olanlar; kadın partileri; merkezine kadınları siyasal alanda güçlendirme politikalarını koyan, kadın emeğinin görünürlüğünü sağlamaya, kadın emeğini değerlendirmeye ve kadınları ekonomik olarak güçlendirmeye yönelik vakıflar ve kooperatifler; sanat ve edebiyat konularına odaklananlar; kadına yönelik şiddet, istismar vb. konularda çalışanlar; anneliğe vurgu yapan, anne-çocuk sağlığıyla ilgili yapılar; kadın sağlığı ve engellilik odaklılar; cinsel yönelim ve cinsel kimlik mücadelesi eksenli yapılar; yayıncılık, danışmanlık vb. şirket niteliği taşıyanlar; akademik kaygılarla kurulan yapılar; üniversitelerin Kadın Araştırmaları Merkezleri ve kadın müzesi; kadın platformları, inisiyatifleri; son yıllarda ağırlığı artan sosyal medya ve internet platformları… Ayrıca uluslararası örgütlerin Türkiye’deki örgütlenmeleri (örneğin Soroptimist Kulüpleri); antikomünist politikalar çerçevesinde kurulmuş milliyetçi kadın dernekleri; devrimci ve sosyalist sıfatları kullanan kadın örgütleri; dinsel, mezhepsel ve etnik kimliklere vurgu yapanlar. Öte yandan il veya bölge adının ön plana çıkarıldığı Ankara, Antalya, Bursa, Adana, Van, Bodrum, Muş ve Güneydoğu Anadolu’daki örgütlenmeler, kadın öğrencilerin kurduğu dernekler ve kulüpler ile 2013 sonrasında kurulan platformlar ve dernekler, Koleksiyon’da yer alan kadın örgütlenmelerinin başlıcaları arasında sayılabilir.
Soru: Koleksiyonda yer alan kadın örgütleriyle ilgili olarak örgütlenme amaçları doğrultusunda kısaca bilgi verebilir misiniz?
S.Ö: Kronolojik olarak bakıldığında örgütlenme amaçları açısından beş gruba ayrılabilir: İlk gruba 1923’ten, 1960’ların ilk yarısına kadar kurulan kadın örgütleri girer. Bunlar; siyasal, hukuki, ekonomik, eğitim ve annelik temaları çerçevesinde yapılanmış olanlardır.
1965’ten 1980’lere dek dünyadaki ve ülkemizdeki siyasal değişimlerden etkilenen ve toplumsal hareketlerle dirsek teması içinde olan kadın örgütlerini ikinci gruba sokabiliriz. Bunlar arasında soğuk savaş döneminin söylemleri doğrultusunda bir araya gelen örgütler yer alır. Bu örgütler komünizmle mücadeleyi eksenine koyan, milliyetçi kadın örgütleridir. Bunun yanı sıra 1980’lere dek, devrimci ve sosyalist kadın örgütlenmeleri de kitlesel desteği olan yapılar olarak karşımıza çıkar.
Üçüncü grupta da 1980 sonrasında yükselen kadın hareketinin etkisiyle kurulan dernekler, vakıflar ve platformlar yer alır. Bu yapılar daha çok toplumsal cinsiyet eşitliğine yönelik politikalar geliştirilmesine, kadın tarihine katkıda bulunmaya yönelik içeriğe sahiptir ve bu doğrultuda çalışmalar gerçekleştirmiştir. 1980’lerin başından 1990’lara dek olan süreçte Kadın Çevresi, Mor Çatı Kadın Sığınağı Vakfı, Kadın Eserleri Kütüphanesi ve Bilgi Merkezi Vakfı kurulur. Aynı zamanda üniversitelerin kadın araştırma merkezleri açılır. 1990’lardan 2000’lere dek bu kurumların çıktıları niceliksel ve niteliksel olarak hızlı bir biçimde artar. Dördüncü gruba giren örgütlenmelerde postmodern düşüncenin yansımaları görülür: Özellikle 1990’ların ikinci yarısından itibaren dinsel, mezhepsel, etnik politikaları toplumsal cinsiyet temelinde yorumlamak üzere yola çıkan kadın örgütleridir. Beşinci gruba ise hem inanç temelli yapılara eleştirel bakan, hem de güncel siyasal gelişmelere alternatif oluşturma çabası içinde olan, laikliği savunan ve kadınlara yönelik hak kayıplarına karşı mücadele eden kadın örgütleri girmektedir.
Soru: Son olarak birlikte hareket etmenin, dayanışmanın önemi hakkında düşüncelerinizi öğrenebilir miyim?
S.Ö: Kadın Eserleri Kütüphanesi ve Bilgi Merkezi Vakfı açısından ele alırsak, Vakfın kuruluş süreci başlı başına bir dayanışma örneği sergiler; öncelikle bir fikir etrafında bir araya gelen ve birlikte hareket eden 5 kadın, ardından bu projeye inanan ve destek veren başka insanlar. Kuruluşundan bugüne kadar yapılan çalışmaların/projelerin gerçekleşebilmesinde payı olan kişiler ve kurumların da desteğini göz önünde bulundurduğumuzda, bir STK olarak Vakfın çalışmalarının sürdürülebilir olmasında dayanışmanın rolü oldukça önemlidir.
Kadın tarihine ilişkin belgelerin korunması için kolektif bir farkındalık yaratılması gerekiyor. Toplumun yarısını oluşturan aynı zamanda tarihin de öznesi olan kadınların ürettiği belgelere, kendi tarihlerine sahip çıkmaları, bu çalışmalar içinde bulunan kurumların desteklenmesi gerektiğini düşünüyoruz ve bu desteği, çok değerli buluyoruz.