Tarım İşçisi Kadınlar Emeklerinin Karşılığını Alamıyor

Tarım işçilerinin yarıya yakınını kadınlar oluşturuyor. Şanlıurfa’dan Manisa’ya mevsimlik tarım işçisi olarak gelen kadınlar, emeklerinin karşılığını alamadıklarını ancak çalışmak zorunda olduklarını söylüyor.

GÜLİSTAN ÖZEL

Tarım işçilerinin yarıya yakınını kadınlar oluşturuyor. Tarımsal üretimin temel taşını oluşturan kadınların yüzde 95’inden fazlası kayıt dışı çalıştığı için sosyal güvenceden mahrum. Kadınlar erkeklerden daha çok çalışmalarına rağmen daha düşük ücretler alıyor.

Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü’ne (OECD) göre Türkiye’de kadınların istihdama katılım oranı üye ülkeler içerisinde en sonda yer alıyor. Uluslararası Çalışma Örgütü’ne (ILO) göre ise kadınların istihdam oranı erkeklerin oranının yarısı. Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) verilerine göre, tarım istihdamının yüzde 48’i kadın. Kadın istihdamının artırılmasına yönelik vaatler verilse de kadınların yoksulluk koşullarında hayat mücadelesi verdikleri görülüyor.

Eğitim oranı düşük”

Tarımda çalışan kadınların eğitim durumu düşük ve hiçbir örgütlülüğe sahip değiller.

Bu durum hak arama, işçi sağlığı ve iş güvenliği, ücret eşitsizlikleri, yaşam koşullarının iyileştirilmesi gibi temel haklara erişmede önemli bir sorun ve engel olarak duruyor.

Maddi imkansızlıklar nedeniyle ülkenin dört bir yanında çalışmaya giden tarım işçisi ailelerde, yoksulluktan en çok kadınlar etkileniyor. Birçok kadın, gittikleri yerde elektrik, su ve barınma ihtiyacının dahi karşılanmadığından yakınıyor. Her mevsim farklı illerde çalışmaya giden tarım işçisi kadınlarla yaşadıklarını konuştuk.

Şanlıurfa’dan yola çıkarak Manisa’nın Salihli ilçesine gelen tarım işçileri günün 12 saatini çalışarak geçiriyor. Çalışacakları tarım alanlarına yakın yerlerde kendi imkanlarıyla kurdukları çadırlarda konaklayan işçiler, elektrik ve su bulmakta zorluk çekiyor. Kadınlar, emeğinin karşılığını alamadığından şikâyet ediyor.

“Yağmur çamur demeden çalışıyoruz”

Eşi, üç çocuğu, iki kardeşi ve babasıyla birlikte Siverek’ten Manisa’ya gelen Hatice Kaya (40), sosyal ve sağlık güvencesinden yoksun bir şekilde çalıştıklarını söyledi. Yağmur çamur demeden çalıştıklarını belirten Kaya, her yıl mevsimine göre şehir değiştirdiklerini kaydetti.

İmkansızlıklar içinde büyüdüğünü söyleyen Kaya, ‘’Urfa’da iş imkânı yok. Yoksa kimse kendi toprağını terk etmek istemez. Her şeye zam geldi. Borçlarımız birikti. 10 yıldır her yıl tarım işçisi olarak çalışıyoruz. Emeklerimizin karşılığını alamıyoruz ama çalışmak zorundayız’’ dedi.  

“Küçük kızıma bakamıyorum”

Tarladan döndükten sonra sıranın ailenin diğer işlerini yapmaya geldiğini söyleyen Kaya, içinde bulunduğu durumu şöyle anlattı:

‘‘Günde 12 saat çalışıyorum. Çoğu zaman yorgunluktan uyuyamıyorum, hastalanıyorum. Hasta hasta hem tarlada hem çadırda çalışıyorum. 2 yaşındaki kızımı emzirmeye bile bazen vakit bulamıyorum. Yemek, bulaşık, çamaşır derken yere yığılıyorum. Küçük kızıma bakamıyorum, zaman ayıramıyorum. Çalışırken de yanımda tutuyorum. Sinekler etrafına dolaşıyor. Çocuğum temiz olmayan bir ortamda büyüyor. Hiçbir sağlık güvencem olmadığı için hastaneye de götüremiyorum. Tarladaki işlerimiz bitene kadar bu böyle devam edecek. Aldığımız yevmiye hiçbir şeye yetmiyor ama çalışmak dışında başka çaremiz yok. Ben de isterdim daha iyi şartlarda çocuğumu büyütmek ama öyle bir şansım yok. Keşke biz kadınları da düşünen birileri olsaydı ve daha iyi şartlarda emeğimizin hakkını alabilseydik.’’

“Çadırlar berbat, elektrik ve su bulamıyoruz”

Eşini 5 yıl önce kaybeden Semiha Yıldırım (57) ise, eşi öldükten sonra mevsimlik tarım işçisi olarak çalışmaya başlamış. Mevsimine göre sebze veya meyve topladıklarını belirten Yıldırım, birlikte çalıştıkları ailelerle dayanışma içinde oldukları için ayakta durabildiğini söyledi. İlerleyen yaşına rağmen çalışmak zorunda olduğunu dile getiren Yıldırım, şunları anlattı:

‘‘Kar kış, sıcak yaz ayları dahil demeden çalışıyorum. Herkesin maddi durumu sıkıntılı. Emekli olamayacağım. Eşimden kalan bir şey de yok. Birçok hastalığım var. İçinde yaşadığımız çadırlar berbat, elektrik ve su bile bulamıyoruz çoğu zaman. Güvencem yok ve ücretlerimiz çok düşük. Kendi ihtiyaçlarımı bile karşılayamayacak durumdayken bütün gün tarlada çalıştığıma ben de şaşırıyorum bazen. Zor durumda olmayan hiç kimse bu işi yapmaz.’’

“Ben avukat olamadım ama kızım olacak”

47 yaşındaki Rozerin Yıldız da, biri üniversiteli olmak üzere iki kızı ve eşiyle birlikte tarım işinde çalışıyor.

Yıllardır aile olarak çalıştıklarını belirten Yıldız, iş yükünün yanında bir de güvencesiz çalışma koşullarından yakınıyor. Tarım işinde kadınların bin bir zorlukla karşı karşıya kaldığını aktaran Yıldız, şunları aktardı:

‘‘Sabah 4’te uyanıp kahvaltı hazırlıyorum. Herkes yemeğini yedikten sonra hep beraber tarlaya gidiyoruz. Günde 12 saatten fazla çalışmamıza rağmen erkeklere göre daha az yevmiye alıyoruz. Yaptığımız işte bile kadınların söz hakkı yok. Akşam çadırımıza gittiğimizde yine yemek bulaşık, temizlik işleriyle uğraşıyorum. Canımdan can çıkıyor. Bir sürü hastalığım var. Bazen başımın dönmesinden yerimde duramıyorum ama çalışmaya devam etmek zorunda kalıyorum. Bir tarladan öteki tarlaya koşuyoruz. Bütün günümüz böyle geçiyor. Çocuklarımın okuyup benden farklı ve rahat işlerde çalışmasını istiyorum. Avukat olmak istiyordum, ben avukat olamadım ama kızım olacak. Şartlarımızın iyileştirilmesini istiyorum.’’