Medyada Cinsiyet Eşitsizliği: Gazeteci Kadınlar ‘Öfkeli’
Mücadele alanına dönüşen cinsiyet eşitsizliğinin medyadaki vurucu etkisini anlamak için gazeteci kadınlar ile konuştuk. Cinsiyet eşitsizliği deyince gazeteci kadınların aklına ilk olarak ‘adaletsizlik’ geldi. Bu eşitsizlik durumunun uyandırdığı ilk duygu ise ‘öfke’ oldu.
EDA NARİN
“Erkek meslektaşlarıma sahada aramızdaki nitelik farkı gözetilmeden daha fazla fırsat tanındığı aşikar”
Yukarıda habere başlamayı tercih ettiğim cümle bu haber için sorular yönelttiğim gazeteci kadınlardan birine ait. Medyadaki cinsiyet eşitsizliği üzerine hazırladığım bu haberde bu gazeteci kadının kullandığı bir kelimenin altını çizmek isterim: aşikar… Türk Dil Kurumu’nun (TDK) sözlüğüne baktığımızda bize kelimenin anlamını “açık, apaçık, belli, meydanda” olarak veriyor. Medyadaki cinsiyet eşitsizliği de tam olarak böyle. Apaçık, belli, meydanda fakat değişmiyor.
10 gazeteci kadından 6’sı ayrımcılığa maruz bırakılıyor
Türkiye Gazeteciler Sendikası’nın (TGS) Kadın ve LGBTİ+ Komisyonu’nun “Gazeteci kadınların yaşadığı cinsiyet ayrımcılığı ve şiddet araştırması” raporuna göre, ankete katılan kadınların yüzde 63’ü, bir diğer ifadeyle her 10 kadından 6’sı, “İş hayatımda cinsiyetim nedeniyle ayrımcılığa uğradım/uğruyorum” diyor.
Aynı rapordan dikkat çeken bazı veriler ise şöyle:
- Kadınların yüzde 75’i “Kadın olduğum için sürekli şık/bakımlı/güzel olmam bekleniyor” diyor.
- Ankete katılan kadınların yüzde 33,3’ü “Yaşımdan dolayı ayrımcılığa uğradım/uğruyorum” diyor.
- Ankete katılan kadınların yüzde 44’ü “Cinsiyetimden dolayı terfi almam/yükselmem zor” ifadesine katılıyor.
- Ankete katılan kadınların yüzde 40’ı, bir diğer ifadeyle her 10 kadından 4’ü, başarılı görülmek/takdir edilmek için erkek meslektaşlarından fazla çalıştığını söylüyor.
- Ankete katılan kadınların yüzde 63’ü erkek meslektaşlarına göre daha az ciddiye alındığı, emeğinin daha az göründüğü düşüncesine az ya da çok katılıyor.
Cinsiyet eşitsizliği deyince akla ‘adaletsizlik’ geliyor
Medyada cinsiyet eşitsizliğine dair gazeteci kadınlara 5 soru sordum.
İlk olarak “Medyada cinsiyet eşitsizliği deyince aklınıza gelen ilk 3 kelime nedir?” sorusuna en çok “adaletsizlik, ayrımcılık, öfke” yanıtları geldi.
Diğer yanıtların dağılımı ise kelime bulutuna şöyle yansıdı:

Baskın duygu: Öfke
“Cinsiyet eşitsizliğine maruz bırakılınca hissettiğiniz ilk 3 duygu nedir?” sorusuna ise ağırlıklı olarak gelen cevap “öfke” oldu. Öfkeyi ise üzüntü/mutsuzluk cevapları takip etti.
Diğer yanıtların dağılımı ise kelime bulutuna şöyle yansıdı:

“Erkek meslektaşlarıma daha fazla fırsat tanınıyor”
“Erkek meslektaşlarınızla kıyasladığınızda hak ettiğiniz statüde misiniz?” sorusunu yönelttiğimiz kadınlardan sadece biri “evet” cevabı verdi. Soruya gelen cevapların yüzde 75’i ise “hayır” oldu.
Cevaplardan bazıları ise şöyle:
“Erkek meslektaşlarıma sahada aramızdaki nitelik farkı gözetilmeden daha fazla fırsat tanındığı aşikar. Bu işe alım sürecinde de haber toplama ve yazma sürecinde de öne çıkan bir unsur. Kadın gazeteciler ve erkek gazeteciler üstü kapalı bir cinsiyet ayrımı üzerinden projelere ve departmanlara yönlendirilmesi, kadın gazetecilerin farklı alanlarda deneyim kazanmasına engel olunması bir fenomen olarak medyada yer buluyor.”
” Erkek meslektaşlarla kıyaslayınca şu an çalıştığım kurum özelinde böyle bir fark açıkcası hissetmiyorum. Ancak yerelde (Samsun’da) çalıştığım dönemde sırf erkek diye daha saygın davranılan, daha fazla maaş alan, ömrü hayatı boyunca bir kitap dahi okumamış ‘gazeteciler’ tanıdım.”
“Statü, Türkiye’de artık çoğunlukla ‘erkek’ kelimesiyle eş değer görülüyor. Bu yüzden medyaya da sirayet eden bu durumda gazeteci kadınların statüsel olarak daha aşağıda görüldüğü çok ortada.”
Gazeteci kadınlar hak ettiği ücreti almadığını düşünüyor
“Erkek meslektaşlarınızla kıyasladığınızda hak ettiğiniz maaşı alıyor musunuz?” sorusuna ise gazeteci kadınların yüzde 78’i “hayır” derken, ağırlıklı cevap ise medya sektöründeki maaşların cinsiyet farketmeden çok düşük olması yönünde.
Bu konuda görüş belirten bir gazeteci kadın, “Medya alanında maaş konusunda erkek veya kadın fark etmeksizin verdiğimizin emeğin karşılığını göremediğini düşünüyorum. Burada cinsiyetten öte medya patronlarının çalışanlarına bakışı ve verdiği değerin rol oynadığına inanıyorum” ifadelerini kullandı.
Bir başka gazeteci kadın ise konuya şu yorumu getirdi: “Evli değilim, o evli ve çocuk sahibiyse daha fazla maaş alabilir ya da işe daha çok ihtiyacı vardır! Dolayısıyla da tabi ki almıyorum.”
Haberlerde en sık yapılan 3 hata
Son olarak “Haber yazımında (kadın cinayetleri, kadına şiddet, taciz…vs) en sık yapıldığını düşündüğünüz 3 hata nedir?” sorusuna gazeteci kadınlar şu cevapları verdi:
-“Öldüren erkeğin bakış açısıyla ve ‘nedenleri’ yazılarak verilmesi.”
-” Mağdur kadının fotoğraflarının kullanılması, kadının partneri olan erkek tarafından uğradığı -şiddetin aşk ile ilişkilendirilip hikayenin bir çeşit magazinleşmeye uğraması, şiddet uygulayan erkeğin yaptığı eylemin hafifleştirilen bir dil ile lanse edilmesi.”
-“Kişilerin geçmişine dair duygusal anlatı kurmak, öleni melekleştirmek, olayı pornografikleştirmek, saldırı anının detaylarını vermek.”
-“Kadın haklarının, bir birey olduğunun unutulması. Medeni halinin, kaç yaşında ya da nerede olduğunun öne çıkarılması.”
-“Görsel kullanımı, magazinleştirmek, failin suçunu toplum algısında hafifletmeye çalışan bahanelere yer vermek.”
-“Çocuklara yönelik cinsel istismar haberlerinde görüntülerin kullanılması, kadın şiddeti haberlerinde kullanılan görsellerin şiddet unsuru içermesi, şiddet haberlerini kurgularken şiddetin pornografisini çizmek.”
-“Kadını suçlayan söylem/dil (ne giyiyordu, ne içiyordu, faille olan ilişkisi), şiddet ve cinayet haberlerinde hala romantize edilen şeyler, kısa ve tık alsın diye yazılan haber başlıkları. Ve haber yazımında değil ama özellikle erkek editörlerin seçtiği görseller bazen çok yanlış olabiliyor.”
-“Öldürülen kadın için ‘katilin sevgilisi idi aynı evde oldukları anda öldürüldü. Evli değillerdi’ gibi vurgularla ‘oraya gitmeseymiş’ algısı yaratan eril ve sakıncalı dil. Taciz haberlerinde kadının kıyafetinden bahsedilmesi ve şiddeti uygulayan katleden adamların (suçları yasal merciler tarafından kesinleşse bile) ismi ve fotoğrafının kapatılması.”
-“Kadınları yalnız ölürken ve mağdurken gösterme, magazinleştirme, öyküleştirme.”