Özel gereksinimli çocuklar cinsel şiddet riski altında
Yadigar Aygün
Uzmanlara göre özel gereksinimli çocuklara yönelik cinsel şiddet toplumdan gizlenerek, üzeri örtülüyor. Faillerin çoğunun çocuğu tanıyanlar olduğuna dikkat çekilirken, önleyici mekanizmaların yeterince işler ve etkin olmadığı belirtiliyor.
Türkiye’de çocuğa, kadına, hayvana yönelik cinsel istismar, cinsel taciz ve tecavüz vakalarının her geçen gün arttığı gözlenirken, özel gereksinimli çocukların bu suçlara yönelik olarak ayrı risk altında olduğu vurgulanıyor.
Uzmanlara göre toplumun pek konuşmadığı, farkındalık sahibi olmadığı konulardan bir tanesi özel gereksinimli çocuklara yönelik cinsel şiddet vakaları. Bu vakaların birçoğu yakın akrabalar ya da tanıdıkları kişiler vasıtasıyla ya da devlet kurumlarında yaşanıyor. Özel gereksinimli çocuklar arasında cinsel şiddete maruz kalan ilk kesim ise zihinsel engelliler.
Özel gereksinimli çocuklar üzerine çalışma yapan Akademisyen Çetin Topuz ve Toplumsal Haklar ve Araştırmalar Derneği (TOHAD) Başkanı Süleyman Akbulut konuya ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
Topuz, özel gereksinimli çocukların tipik gelişim gösteren çocuklara göre çok daha fazla risk altında olduğuna dikkat çekerek, şunları kaydetti:
“Özel gereksinimli çocuklar özellikle kendilerini ifade etme konusunda zorlandıkları için var olan durumu ifade etmekte zorlanıyorlar. Biz ancak fiziksel bulgu olduğunda bunu görebiliyoruz. Nedir bu fiziksel bulgular? Çocuğun vücut bölgelerinde, kollarında, yüzünde, bacaklarında darp varsa, o gün yürüyemiyorsa ve yürümekte bir zorluk yaşıyorsa anlaşılabiliyor. Ayrıca hamilelik durumunda fark ediliyor. Yoksa cinsel istismarı fark etmek çok güç. Özel gereksinimli çocukların yaşadığı cinsel istismarın gerçek boyutlarının neler olduğunu bu nedenle tam olarak bilemiyoruz.”
“Failler çocukların en yakınları”
Topuz, yaptıkları medya çalışmasındaki bulgulara göre, özel gereksinimli çocuklara yönelik cinsel şiddet vakalarındaki failler genellikle çocuğu tanıyan birincil ve ikinci yakınlar oluyor.
İstismar vakalarında konunun aile boyutuna baktıkları zaman ailelerin çoğunlukla cinsel şiddet vakalarını gizleme eğiliminde olduğunu gördüklerini ifade eden Topuz, “Çoğunlukla özel gereksinimli çocuklara yönelik cinsel şiddet vakalarında çocuğun birincil ve ikinci yakınları tarafından istismara maruz bırakıldığını gördük. Böyle olunca vakalar çoğunlukla gizlenmeye çalışılıyor, üstü örtülmeye çalışılıyor” diye konuştu.
“Kanunlar etkin şekilde uygulanmalıdır”
Toplumsal Haklar ve Araştırmalar Derneği (TOHAD) Başkanı Süleyman Akbulut da özel gereksinimli çocuklara yönelik yönelik cinsel şiddetin genellikle en yakınlar veya kamu görevlileri tarafından gerçekleştirildiği tespitini aktardı. Akbulut şöyle konuştu:
“Çoğu zaman çocukların maruz kaldığı fiziksel ve cinsel şiddet, zamana yayılan zincirleme bir şekilde gerçekleşmiş olabiliyor. Yaptığımız araştırmalarda şunu gördük; özel gereksinimli çocukların maruz bırakıldığı fiziksel, cinsel şiddet vakalarının yaklaşık yüzde 38’i, yani üçte birinden fazlası; çocuğun ailesinden, yakın çevresinden, hizmet aldığı kurumdan, kurumdaki kişilerden oluşuyor. Çocukların gerek evlerinde, gerek yakın çevrelerinde, gerek hizmet aldıkları kurumlarda maruz kaldıkları bu vakaları önleyecek gerekli alt yapının bulunmadığını gerekli önleyici mekanizmaların yeterince işler olmadığını ve etkin olmadığını görüyoruz.”
Bu çocuklara yönelik cinsel şiddette dair gerçek rakamları bilemediklerini söyleyen Akbulut, “Tutuksuz yargılama dediğimiz olaylarla karşılaşıyoruz. Mahkemeler yüzeysel soruşturmalarla, koruma tedbirleri almadan failleri tutuksuz yargılamaya yollayabiliyorlar. Kanun çıkarmak yetmiyor. Kanunların etkin bir şekilde uygulanması gerekiyor. Hedef cezasızlık olmasa da sonuç cezasızlık oluyor” diye konuştu.
“Hak odaklı habercilik yapılmalı”
Akbulut, medyanın özel gereksinimli çocuklara yönelik yaptığı haberlerde hak ihlallerinin olduğuna da işaret etti.
Özel gereksinimli çocuklara yönelik yapılacak haberlerin hak odaklı haber anlayışıyla yapılması gerektiğini söyleyen Akbulut, yapılan hataları ise şöyle sıraladı:
“Haberlerin işlenişi başlı başına bir sorun. Özellikle yerel medya, mahkeme tutanaklardan alıyor ve olduğu gibi haberlere yansıtıyor. Neredeyse pornografiye varan bir dil ile haberlerin işlendiğini görüyorsunuz. Çoğu zaman çocuğun adı, soyadı, mahallesi deşifre ediliyor. Haberde çocuğu küçük düşürücü görseller kullanılıyor. Bu haberlerde tecavüz, cinsel istismar görüntüleri ne veriyor. Öyle resimlere rastladık ki örneğin; zihinsel engelli çocuğa cinsel istismarda bulunduğu anda çekilen bir fotoğraf yarı buzlanarak yarı buzlanmayarak verildi.”
Akbulut, buna ek olarak haberlerde “mikro saldırganlık” denilen, engelli çocukları fazla acındıran, bazı durumlarda acıyormuş gibi görünen ama çocuğu aşağılayan ifadelerin bulunabildiğini belirterek, “Medyanın eğitilmesi gerekiyor. Toplumun ve medyanın genel olarak engelli bireylere yönelik kullandığı dilin değişmesi gerekiyor” dedi.